Tanıdığı ve tanımadığı tüm kadınlar için yürüyor
Yalnız Oyununun Sahne Arkası Hikayesi
Efnan Atmaca – Geçtiğimiz sezonun dikkat çeken oyunlarından biri olan “Treplev”in yaratıcıları Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ümit Erlim, Türk edebiyatının sevilen romanlarından Zeynep Kaçar’ın “Yalnız”ını sahnelemek için kolları sıvadı. Oyunun prömiyeri, 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nde gerçekleşti ve festivalin en dikkat çeken yapımlarından biri oldu. Zeynep Kaçar’ın romanından uyarlanan oyunda, bir kadının kendini bulma ve dönüşüm mücadelesi konu ediliyor. Sahnelemede, kadının içsel mücadelesi ve dönüşümü vurgulanıyor. Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Sıla Doğanay, Ecem Kocatepe, Ceyda Özcan, Şevin Parlak, Elif Uçar ve Zeynep Kaçar’ın da rol aldığı oyunun yönetmenlerinden biri olan Ümit Erlim, “Yalnız”ın sahneye uyarlanma sürecini bizlerle paylaştı.
“Yalnız” Sahneye Uyarlanırken
– “Yalnız” kitabını sahneye uyarlamaya nasıl karar verdiniz? Roman sizi nasıl etkiledi?
Aslında “Treplev” projesiyle uğraşırken bir romanı sahneye uyarlamayı düşünüyorduk. Ümit, bana “Yalnız”ı önerdi ve okuduktan sonra bu kitabı sahnelemek istediğimizi anladık. Romanın geçmişle geleceği harmanlayan yapısı ve sinematografik anlatımı bizi derinden etkiledi. Ayrıca, antikahramanın bir kadın olması da bizleri cezbetti. Ancak o zaman için bütçe bulma konusunda zorluklar yaşayınca “Treplev” projesini öne aldık. Bu durum aslında bize iyi geldi. İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyerimizi gerçekleştirme şansı bulduk, tabii ki iki sene gecikmeli olarak.
– Feray karakteri, hikayesini açık bir şekilde anlatıyor, bir kurban değil dönüşüm hikayesi olarak sunuyor. Bu tercihin arkasındaki düşünce nedir?
Evet, tam olarak bir dönüşüm hikayesi anlatmak istedik. Feray’ın yaşadıklarını, hatalarını, doğrularını açık bir şekilde ifade etmesini ve bakış açısının zamanla nasıl değiştiğini göstermeyi amaçladık. Feray’ın yaşadıkları, günümüz Türkiye’sindeki birçok kadının yaşadıklarına benzerlik gösterebilir. Feray, tüm tanıdığı ve tanımadığı kadınlar adına bir ses olmayı ve kimliğini bulmayı hedefliyor. Bu yüzden, dönüşümünü ve mücadelesini açıkça sahneye yansıtmak istedik.
– Oyunda sadece kadın oyuncuların yer aldığı ve erkek rollerinin kadınlar tarafından canlandırıldığı bir tercih yapılmış. Bu seçimin nedeni nedir?
Başlangıçtan itibaren, antikahraman hikayesini sadece kadınlar aracılığıyla anlatmaya karar verdik. Çoklu bir anlatıma sahip olmasını ve Feray’ın iç dünyasının kadın oyuncular aracılığıyla yansıtılmasını hayal ettik. Ekibimizin çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Bu durum, “Treplev” projesi için de geçerliydi. Ümit ve ben, bu karardan oldukça memnunuz.
– Cinsiyetler arası konuşmalar hakkında düşünceleriniz neler?
Tabii ki bu konuda düşüncelerimiz var. Bazı durumlarda, karşılıklı anlayışı artırmak adına erkeklerin kadınlar hakkında konuşmasına ihtiyaç duyulabilir ancak hala bazı konferanslarda kadın konuları tartışılırken konuşmacıların çoğunun erkek olması, oyunlarda kadın oyuncuların sayısının erkek oyuncuların gerisinde kalması gibi konuları görmezden gelemeyiz. Ancak bu konuları tartışarak, farkındalığımızı artırarak daha iyi anlayışa ulaşabileceğimize inanıyorum.
– “Yalnız”ın Türkiye’nin yaşadığı olaylarla paralel bir şekilde ilerlemesi dikkat çekici. Oyun umutla sona eriyor. Gelecek hakkında nasıl düşünüyorsunuz?
Ben iyimserim. Umut, hayatta kalmak için sarıldığımız bir güvencedir. Umut, insanların bir arada gelmesine, üretmesine ve okumasına olanak tanır. Tiyatro da mücadele etme gücümüzü artırır. Oyun, umutlu bir şekilde sona eriyor çünkü Feray’ın hikayesinde umut eksik olmamalı. Feray’ların umudu hiçbir zaman tükenmez. Güzel günler için, bütünlüklü Feraylar için umut etmekten vazgeçmememiz gerektiğine inanıyorum.
“Teknolojiyi Hikayenin Hizmetinde Kullanmak”
– Yabancı oyunlarda olduğu gibi teknolojiyi, hikayenin önüne geçmeden kullanmanız dikkat çekici. Bu tercihinizi neye dayandırıyorsunuz?
Ben, teknolojinin hikayenin anlatımını destekleyici bir unsur olması gerektiğine inanıyorum. Her şeyden önce önemli olan hikayedir. Oyuncudan, ışıktan, projeksiyondan veya ses sisteminden daha önemli bir unsur yoktur. Teknolojiyi, hikayeyi daha etkileyici bir hale getirmek ve günümüz zihni ile Feray’ın dünyasını birleştirmek için kullandık. Örneğin, oyunun belirli bir bölümünde yere dökülen kağıt ve kumaş parçaları vardır. Bu sahne, belki de şiirsel bir hava estirir ancak üzerine biraz daha kafa yorduğunuzda, bunun teknolojinin bir ürünü olduğunu fark edersiniz. Bu tür anların tiyatral unsurlarla bir araya gelmesi beni heyecanlandırıyor.